Fenerbahçe-Saint Gilloise maçı sonrası yıldız oyuncuya övgü: Olmasa maç kabusa dönüşebilirdi

Posted by

UEFA Konferans Ligi’nde ülkemizi temsil eden Fenerbahçe yoluna devam ediyor. Sarı-lacivertli ekip son 16 turu rövanşında konuk ettiği Saint Gilloise’a 1-0 yenilmesine karşın ilk maçta alınan 3-0’lık skorun avantajıyla çeyrek finale yükselen taraf oldu. Karşılaşmanın ardından spor yazarlarının görüşleri şöyle…

Dünya varmış!.. / Ercan Güven (Milliyet)

Yahu ne güzelmiş komplo ile başlamayıp fitneyle bitmeyen, hakeminden zerre kadar şüphe edilmeyen, üçüncü tarafların tuzla koşarak zaferde dedikodu yenilgide nanik yapamadığı, ne yere ne rakibe yatmanın akla bile gelmediği, sahada oynanıp biten, sonucu emek ve yetenek belirleyen, ödülü iddiası kadar büyük, kıran kırana bir maç görmek.

Ne güzelmiş tur atlamak… Hedefi büyütmek, karşılığında futbol cadılarının lanetli fallarına muhatap olmamak ne güzelmiş. Bizi geçin… Asıl Fenerbahçe’nin gözünde tütüyor olmalıydı bu koşullar. Yenilse bile!
İyi ki, Süper Lig kaosundan teneffüse çıkabildi Fenerbahçe, iyi ki, Avrupalı rakip, Avrupalı hakemle futbolun asil mücadelesinden derin nefesler alabildi… İyi ki, Konferans Ligi vardı ve çeyrek final gördü de yeni hava değişimlerine vize alabildi.
Süper Lig’in haline bakınca, çok ihtiyacı olacak böylesine skordan bağımsız “sınırları sahanın çizgilerini aşmayan futbolla, rakiplerle, hakemlerle” rahatlatıcı molalarda tazelenmelere.
Saint Gilloise’a gelince… Kadıköy’e beş eksikle adeta omurgası sakatlanmış gibi geldi ve bu kez önde basarak başlamadı. Cüretkar hücum geçişleri, çok adamla hücum ve topu kaptırdığında şok prestij oyunu. Tabi eforlu ve akıcı oyunu aynen devamdı.

Fenerbahçe ilk devre tam da istediği gibi rölantide zamanı eritti, lakin zorlandı. Çünkü top tutamadı. Takım boyu uzadı. Kontra yapıp rakibi yoramadı. Yarı alanı korumaya çalışan Fenerbahçe’de Ferdi, Osayi savunma ağırlıklı oynamak zorunda kalınca önlerindeki Kent ve İrfan Kahveci kanatları üretken olamadı.
Tadic, Dzeko, Livakovic, hatta Mert Hakan’ı Trabzonspor deplasmanı için dinlenmeye çeken, Fred-İsmail-Szymanski orta sahası ile oyunu dengelemeye çalışan İsmail Kartal’ın ilk yarıyı golsüz bitirme planı başarılı oldu sonuçta. Fred eski formundan uzak olsa bile.
İkinci yarı aynen devam… Gol yemediği sürece her şeyin yolunda olduğunu düşünen ve direnmek dışında sahaya ekstra koymayan bir Fenerbahçe vardı sahada. Takımın yıldızları sadece savunmadakilerdi.
İsmail Kartal Trabzon maçının kadrosunu korumaya çalışırken Gilloise’ın golü geldi ve en azından ileride istasyon olacak Dzeko ile oyuna katkısız Kent yerine Mert Hakan oyuna girdi. Hemen değişti oyunun ağırlığı. Konuk takımdan ev sahibine geçti. Ne yazık ki, oyunu bitiremedi Mert Hakan. Sakatlandı. 0-1’den kötüdür Mert Hakan’ın şu ara sakatlığı.
Artık Fenerbahçe’nin hedefi bir golle de olsa karizmayı korumaktı ama kafalar Trabzon’daydı. Maçı kaybetti. Olsun, turu Belçika’da almıştı zaten. Şimdi, bırakın tabelayı. Fenerbahçe’ye, rakibine, hakemlere berrak 180 dakika için teşekkür edelim önce. En azından futbol adına.

Yorgunluk etkisi / Erman Özgür (Fanatik)

Ne kadar sistem takımı olursanız olun karşınızda Fenerbahçe gibi ne istediğini bilen, kadro kalitesi sizden daha yüksek, iyi konsantre olmuş disiplinli ve özellikle de ilk maçı deplasmanda büyük bir farkla kazanmış bir takım varsa işiniz mucizelere kalmış demektir. Gelelim maça… Fenerbahçe için topu ayağında tutmak kadar çabuk hücum etmenin de önemli olduğu bir karşılaşmada rakibine pozisyon vermiş olsa da Szymanski ve Ryan Kent’in kötü oyunlarına rağmen rakibi kadar olmasa da pozisyona da giren bir takım izledik. Hücumdaki en net fırsatımızda Szymanski kaçırmasına rağmen, Union’un pozisyonlarında İrfan Can Eğribayat’ın başarılı kurtarışları vardı. Sonuçta devre istediğimiz gibi yıpranmadan ilk yarı berabere bitti.

Djiku olmasa…

Fenerbahçe ikinci yarıda bu kontrollü oyunu daha düşük tempoda oynamak isteyince açıkçası biraz tadımız kaçtı. Union’un turun kaderini değiştirebilmek adına her türlü riski aldığı ikinci yarıda Djiku olmasa maç bir kabusa dönüşebilirdi. Rasmussen’in golü bir umut olsa da Union’un gücü bu düşük vitesli Fenerbahçe’ye karşı daha fazlasına yetmedi. Mağlubiyete rağmen turu geçmeyi başaran Fenerbahçe, oyun olarak günü kurtarmayı yeterli buldu. İki kulvarda iddialı olan Fenerbahçe için bana göre yorgunluklar bu oyun için yeterli bir bahanedir diyebilirim.

 

 

 

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir